|
|
 |
haberleriniz burada!!!
gururlu anaların kahraman evlatları
-------------------------------------------- tarih 11.01.2009, 16:14 (UTC) | | 03.10.2008/Cuma
Mermilerle kazındı analarımızın yorgun yüreklerine bu tarih. Kolay mı ki? Onlar belki bin kere öldü 9.5 saat içinde. Kulaklarında evlatlarının sesi varken,ateş sesleri aldı yerini.Gözlerinde hayalleri varken,karanlık bürüdü ortalığı ve bir kez daha dalgalandı al bayrak gururla,haykırarak söylendi İstiklal Marşı.
Acılı haber yayıldığında ağıtlar yükseldi yurdun dört bir yanından. İşte o zaman gözyaşları düştü mermilerin üstüne. Biri de keşke gitmeseydi demedi.”Beni de alın, asker olalım” diyen sesler hiç eksilmedi göklerin hâkimi Türk bayrağının yanında. Hakkâri, Mersin, Düzce, Şırnak, Zonguldak, Kayseri, İstanbul, Sivas tek yürek tek ses oldu Mehmetçiklerimizin son yolculuğunda.
Son kez öpüyordu 5 yaşındaki oğlu ya da hiçbir şeyden habersiz şaşkınlıkla olanları izliyordu yeni doğan kızı. Ama hepsi bugünün Mehmet evladı yarının Mehmetçikleri olacaklardı. 17 gencimiz Mehmetçiğimiz soğuk ve karanlık toprağın altında sonsuz uykuya yatmışken, binlerce yürek şükretti onlara. Binlerce yürekten kan damladı onlar için. Ama hepsinin başı dimdikti. Herkes nasıl böyle korkusuz savaştıklarını düşünüyordu. Çünkü onlar Türk genci.Çünkü onlar GURURLU ANALARIN KAHRAMAN EVLATLARIYDI!
Sinem ÜZÜMCÜ
İlköğretim Öğrencisi
Okullar arası kompozisyon yarışması İzmir birincisi oldu.
| | |
|
olay olay olay
barış güldüm tarih 11.01.2009, 16:12 (UTC) | | GEREKSİZ ÖLÜM!!!!!!!
Kasabamızda yaşayıp da babamı ve onun olaylara beklenmedik yaklaşımlarını bilmeyen yoktur sanırım.
Sizlere, bu yaz düğünümde yaşadığımız bir olayı, ve babamın olaya yaklaşımını anlatacağım.
20 Ağustosta Kılıçdoğan köyünde malum gelin alma merasimini tamamladık. Eskihamal istikametine doğru dönüş yoluna çıktık. Babam böylesi günlere has, en ihtiyatlı ruh halinde, gelin arabasını kullanan ve aynı zamanda sağdıcım olan Abidin (BİLGİÇ) hocamla muhabbet ediyor. Tabi ki kurduğu her cümlenin altında gizli bir ihtiyat ve nasihat havası var. Zaten her zaman dikkatli ve süratten uzak duran Abidin hocama ikide bir;
“gec olsun güç olmasın.. Tek iki dakika sonra varalım, kazasız belasız varalım”… “şimdi Abidin beyle konvoylarda eyle şoförler var ki illa sollamak ister, illa en önde getmeye çalışır. Canım acelen ne!!” türünden laflar söylüyor. Ve işte tamda o muhabbetlerden birinin yaşandığı saniyelerde üstelik Eskihamal’ın derelere girilmek üzere olan bir yerde bir taksi bizi öyle bir sollayıp geçti ki yüreğimiz ağzımıza geldi.
Zaten stabilize olan, ve üç aydır damla yağmur yağmayan yol, toz duman içinde kaldı. Abidin ve ben “yaaa ne yapıyor!! Kim bu arkadaş? Allah korusun çok sakat bir yer” diye söylenirken, arabanın yoldan çıkıp dereden tarafa gittiğini fark ettik ve içimizi bir korku sardı!. Babam kaygılı bir bakışla; “kimdi o, fark edebildiniz mi?” dedi.
Bu çok kısacık muhabbeti yaparken bir yandan da olay yerine geldik. Taksi Necati (ŞİMŞİR) abi’ye aitmiş ve yoldan çıkıp hemen derenin kenarında kalmış ki aslında o pozisyon da kalması imkansız. Derenin tabanına yuvarlanmaması mucize gibi bir şey.
Ardından çok kısa bir süre içinde bütün düğün kalabalığı derenin tam kenarında hemen hemen dengede kalan arabayı ve içindeki yolcuları kurtarma çabasına düştü. Kalabalıkla birlikte Necati abi’nin yanına varan babam, uzunca bir süre kasabalının ağzından düşmeyen ve zannediyorum kolay kolayda unutulmayacak o cümleyi söylemiş.
“Necati goçum ne yapıyın sen yaa!!! Allah vermesin çok gereksiz bir ölüm olacaktı!!!!”
2008/ GÜRÜN
| | |
|
|
|
 |
|
|
|
|